İngilizce Öğrenmeyi Bırak! İlgi alanına odaklan…

Sevgili dostlar,

Yazıma şöyle büyük bir AHHH! ile başlasam yeridir. Bir türlü halledemediğimiz İngilizce öğrenme işini, ne yazık ki yıllar geçip gidiyor ve yine bir türlü halledemiyoruz. Sonra şu şekildeki düşünce ve/veya metaforlar ile kendimizi kilitliyoruz. “Benim gördüğüm İngilizce dersini Eşşeğe Gösterseler konuşurdu!” Ne yazık ki olay öyle değil. Evet sana/bana İngilizce dersi gösterdiler, ama sadece gösterdiler. Bu yazıdan İngilizce öğretmenlerini/ İngilizce öğretmenliği isteyenleri muaf tutmak istiyorum. Burada bahsedeceğim şeyler onlarında işine yarayacaktır elbette. Bu yazıyı okuyan hemen herkesin temel düzeyde bir İngilizce eğitimi aldığını düşünüyorum, eğer almamışlar ise YouTube da Haluk Tatar’ın kanalında kısa ve anlamlı bir eğitim var incelemenizi öneririm. Nedir temel düzey İngilizce, en temel 1000 kelimeye hakim olmak ve Türkçe’de de olan Geçmiş, Şimdi ve Gelecek zaman kavramına hakim olmak.

Eğer yapmaya çalıştığınız bu işte temel düzey yeterli gelmediğini düşünürseniz sizi yadırgamam ama İngiliz temelim yetmiyor diye lütfen vazgeçmeyin. Öyle kurs falan da aramayıp, param olunca kursa giderim falan bahanelerine hiç girmeyin.

Ama ben bu çalışmayı temeliniz olsa da olmasa da yapabileceğinizi düşünüyorum. İngilizce benim ve bir çoğumuzun ne yazık ki ilgi alanı değil. Yazının başında İngilizce Öğretmenlerini muaf tutmuştum ya işte onları İngilizceyi ilgi alanı olarak görebilir. Onların dışında, bizlerin çok farklı ilgi alanları var ama İngilizce çalışırken okuduğumuz makale, çalıştığımız örnek cümleler hatta kelimeler, dinlediğimiz şarkı, izlediğimiz dizi (dizi, film, belgesel izleyerek de İngilizce öğrenenler var) eğer ilgi alanımıza girmiyor ve bizde bir kıpırtıya, kalp çarpmasına, heyecana yol açmıyorsa, üzgünüm bu çalışma sadece zaman kaybından ibarettir. O çok para vererek gittiğiniz İngilizce kursunda size İngilizce öğretmesi umulan ve ortak olarak seçilen konu eğer ilginizi çekmezse geçmiş olsun, eğer ilginizi çeken bir konuysa çok şanslısınız. Ama kursa gitmek yerine kendi yolunuzu çizebilirsiniz. Gerçekten İngilizce veya başka bir dil öğrenmenin en etkili yolu hayatta kalmaya çalışmaktır ve hiç bir temeliniz olup olmadığına bakmaz. Çünkü hayatta kalma arzusu heyecanların, kalp çarpıntılarının en büyüğüdür. Bu nedenle yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kalırsanız yaşınız kaç olursa olsun o bölgenin dilini örenirsiniz. Ancak ne yazık ki, özellikle son gelişen ekonomik koşullarda, böyle bir şansım benim yok, muhtemelen senin de yok. Öyleyse yazıyı okumaya devam.

Şimdi buraya kadar okuduysan “hadisene be kardeşim” demiş olabilirsiniz ama zaten şimdiye kadar ne tavsiye edeceğimi anlamış olman lazım. İlgi alanına yönel, onu bilmediğin kelimeler içinden keşfet. Burayı iyi okuyun, karıştırmayın, sevdiğiniz şeyi yapın demiyorum. Örneğin Harry Potter okumayı veya Friends dizisini izlemeyi seviyor olabilirsiniz. Bu yeterli değil. Tabi elbette bu yazıyı okuyan kişi henüz öğrenciyse, veya bir şekilde günlük 5 saatten fazla boş vakti olan biriyse, çalışmıyor ve para kazanmak zorunda değilse Friends dizisi izleyerek de İngilizce öğrenebilir. Ama ben burada yaşı 34 (bu benim yaşım) ve daha fazla olan, yaşayabileceği günlerinin sınırının farkına varmaya başlayanlara, yada her ne kadar vakti olsa da bunu en verimli şekilde kullanmak isteyenlere yazıyorum. İlgi alanını İngilizce olarak ara, onu keşfet, bulduklarını kendi diline çevir. İlgi alanın hakkında kendin ve belki de başkaları için yararlı olabilecek kitap yaz. Ama sakın bu kitabın yayınlanma endişesini girme. Sonra bu kitabı İngilizce’ye çevir. Böylelikle sen bütün çabanı ilgi alanın hakkında araştırmaya harcarken bedavadan İngilizce de öğrenmiş olacaksın.

Ben amatör bir fotoğrafçıyım ve eskiden bütçem el vermediğinden ekipmanlarımı geliştirememiştim, şimdi ekipmanı geliştirdim ama baktım ki kendimi geliştirememişim ve bu alana yöneldim ve bol bol PDF dokümanları olan bir eğitim seti satın aldım. İngilizce de hem daha fazla kaynak var hem de neden İngilizcemi de geliştirmeyeyim ki. (İlgisi olanlar burada ki linkten bakabilir Reklam Değildir). Böylelikle şimdi oradan çıkarttığım notlarımı bloğuma yazmaya başlayacağım. İngilizce metni oku, hatta İngilizce olarak deftere yaz, hiç anlamasan bile. Sonra tekrar oku ama bu sefer kelimeleri veya hatta bazen cümleleri Google Translate ile çevir. Bunları not al. Sonra notlarını anlamlı bir yazıya dönüştür. Sonra İngilizcesini tekrar oku, bak bakalım kaçırdığın noktalar var mı? Eğer kelime kelime veya cümle cümle çeviride yapamayacak kadar temelin yoksa, Google Translate ile önce tüm metni çevir, Google Translate %100 doğrumu çeviriyor, elbette hayır ama ne önemi var bir tek başarı yüzler hatta binlerce hatanın, başarısızlığın eseridir. Google Translate bazen doğru çevirmiyor diye bu amacından vazgeçme. Eğer müzik aleti çalmışsan, ilk gün hiç bir şeyi doğru yapamadığını ama şimdi daha iyi olduğunu bilirsin. Ama belki müzik aleti çalmadın, ama halı sahaya ilk gün girdiğinde topa doğrumu vurdun, yada ilk başladığın bir şeyi düşün ilk kez yaptığında doğru muydu yaptığın? Beni anladın!

İlgi alanını keşfe çıkmaya hazırlanırken istersen, hazırlıklı olmayı seven biriysen (ben “kervan yolda düzülür” diyen biriyim) ilgi alanın ile ilgili terimlerin İngilizcesini önceden çalışabilirsin. Ama çok da vakit kaybetme, yarın kalmış işlerin başladıktan sonra da tamamlanabileceğini, önemli olanın başlamak olduğunu unutma (bu ifadeye kısaca “Kervan yolda düzülür” deniyor). Eğer ön hazırlıkta ki terimlerin hepsini ezberleyemediysen dert etme, başla.

İngilizce de kurslarda ya da okullarda en uzun süre anlatılan gramer konuları zamanlar, bu yazıyı okuduktan sonra değil şimdi YouTube web sayfasını aç (videoyu durdurup geri gelmeyi unutma) ve aramaya “tek videoda İngilizce tüm zamanlar” yaz. Kursta 3 ayda öğretilmeye çalışılan şeyin 1 saatten hatta 30 dakika civarında olduğunu görünce şaşıracaksınız. Ayrıca ilk 1000 kelimeyi de Youtube da arayarak çok rahat öğrenebilirsiniz. Ayrıca bir kursta alabileceğinden daha fazla İngilizce dersi Youtube’da var ama bunlar er yada geç seni sıkacaktır. Youtube bunları sana önerse de umursama, kanma!

Burada ama bilmediğim bir dilde nasıl araştırma yapabilirim diyebilir, veya bunu bir arkadaşına anlattığında o sana böyle diyebilir. Eğer gerçekten öyle olsaydı, tarihçiler, arkeologlar yüzlerce yıl önce unutulmuş ve öğreteni, konuşanı olmayan dilleri çözemezlerdi. Tamam, kolay olacak demiyorum ama senin şansın İngilizce halen konuşuluyor. Ve Google Translate ve benzeri yüzlerce araç emrine amade. Ama yinede bu araçları bulmak için yan yollara sapıp da amacından uzaklaşma şimdilik Google Translate fazlasıyla yeter. Ayrıca sen bunu bir kez başardın, ana dilini hiç bilmezken öğrendin, üstelik tek bir grammer kuralı ezberlemeden bunu yaptın. Yani işin %90’lık kısmını biliyorsun. Yani sen Elma’yı öğrendin, onun sulu lezzetli bir meyve olduğunu biliyorsun. Bu bilgiye sadece Apple kelimesi ekleyeceksin hepsi bu. Üstelik eminim Apple dendiğinde aklında daha çok bilgi ve çağrışımda vardır. İşte neredeyse bu şekilde yüzlerce İngilizce kelimeye de zaten aşinayız. Öyleyse bahane yok. Bul o keşfetmeye değer, öğrenmeye değer ilgi alanını da işe başla. Ben ilgi alanı dedim ama sen mesleğin için öğrenmen gereken bir konu yada hobilerin olarak da adlandırabilirsin.

Hepsi bu kadar, eğer mucize bir şey için bu yazıya geldiysen, üzgünüm, çünkü mucize sensin ben sana senden daha iyi bir mucize sunamam. Kendine dön, ilgi alanını keşfet ve bu uğurda engin İngilizce denizinde, İngilizce mağaralarında, İngilizce madenlerinde, uçsuz bucaksız İngilizce ovalarında keşfe başla.

Son sözlerime doğru tekrar toparlayacak olursak ben Harry Potter okuma demedim, eğer buna şu anda her şeyden daha çok değer veriyorsan zaten işlerin tıkırındaysa Harry Potter okuyarak da, Friends izleyerek de pek hala harika bir iş çıkartabilirsin. Ancak hobilerini geliştirmek, mesleğinde daha iyi olmak için ilgin olan konularda bıkmadan usanmadan araştırma yapma ihtimalin daha çok olduğu için bunları tavsiye etmedim. Çünkü bu eğlenceli aktiviteler herhangi bir olumsuzlukta ilk vazgeçeceğin şeylerdir. Onun yerine iş yerinde işine yarayacak ofis uygulamalarını İngilizce olarak araştırmak, veya mesleğinle ilgili (örneğin reklamcılık, pazarlama, sanat tarihi, ekonomi.. vb) kendini İngilizce eğitimlerle geliştirmek öyle veya böyle devam edeceğin şeylerdir. Fakat, hem bu yazımda bahsettiklerimi yapıp hem de İngilizce dizi izleyerek de ilerleyebilirsiniz. Ben bunu bir dönem yapmıştım ama dediğim gibi, ilk olumsuzlukta buna ayırdığım vakitten vazgeçtim. Eğer esas olan ilgi alanınız ile çakışmıyorsa İngilizce kitap okuyarak da, film, dizi, belgesel izleyerek ve burada ki kelime ve cümleleri çalışarak da İngilizcenizi geliştirebilirsiniz. Naçizane tavsiyem bunlarda ilgi alanınızla alakalı olsa daha iyi, örneğin Spor Bilimi ile ilgilendiğim için Disney+’da Limitness adında 8 bölümlük belgeseli hem Türkçe hem de İngilizce izlemiştim. Elbette İngilizce senin için vazgeçilmez bir ilgi alanı olduğunda, gereklilik doğduğunda İngilizce de kendini geliştirmek istediğinde İngilizce öğrenmek için de çalışabilirsin ama eğer İngilizce yayın yapan bir gazetede editör değilseniz, bu kadar gramer kuralı yada bir ifadenin 10 farklı kelimeyle anlatılmasına, sadece kraliyette yada yüksek mevkide konuşulan nezaket ifadelerine şu anda gerçekten gerek yok. Eğer YDS vb. sınavlara çalışıyorsan bir dönem yoğun İngilizce dersi almanda sakınca yok, ama bunlar eğer hayat boyu devam ettirmezsen İngilizce sınavında başarı sağlasa da hayatında İngilizce bilgisi sağlamayacaktır. Şu an kendini geliştirmeye ve araştırmalarını yapabilmeye yetecek kadar İngilizce bilmen gerekiyor ama ne yazık ki bu seviyede İngilizceyi, bunu yapmaya başladığında öğreneceksin. Bunu anlamlandırmanın zor olduğunu biliyorum ama bu durumu tıpkı yürümek için ihtiyaç duyduğun ayak kaslarını yine yürüdükçe kazanmak gibi düşünebilirsin. İngilizce’yi hayatının bir noktasına bağladığın sürece İngilizce Bilgisine sahip olacaksın. Elbette arada bir Squat (Çökelme yada çömelme; dizlerin üstüne çömelip kalkarak yapılan egzersiz türü) yaparak da ayak kasını geliştirmekte bir sakınca olmadığı gibi arada bir İngilizce gramer veya kelime çalışmakta, esas yönteminizden vazgeçmedikçe zarar yoktur.

Related posts

Olumsuz Düşüncelerden Kurtulmayı Sağlayabilecek 6 Yöntem

Merhaba Blog